Asıl adı François Marie Arouet (1694-1778) olan düşünür, yazılarında Voltaire takma adını kullandığı için daha çok bu adla anılmıştır. Çok yönlü bir kalem insanıydı; filozof, tarihçi, oyun yazarı, roman yazarı ve şair kimliğiyle bilindi. Tüm bu alanlarda yoğun biçimde yazmış, toplu yapıtları yetmiş cildi bulmuştur. Onu aydınlanma döneminin bir tür hümanisti olarak görebiliriz. Aydınlanmanın temel idelerini toplumdaki farklı insan gruplarına, farklı biçemler içindeki yazılarıyla kolayca ulaştırarak aydınlanma tinini en iyi temsil eden düşünürlerden biri olmuştur. Paris’de Louisele Grand Jesuit kolejinde eğitim gördü. 1726’da İngiltere’ye giderek 1729’a dek orada kaldı. Locke ve Newton’un yazılarıyla tanıştı. Felsefi Mektuplar’ında açıkça görülebildiği gibi, İngiltere’deki göreli özgürlüğe hayran kaldı. 1934’de Cirey’e gitti ve orada Metafizik Üzerine İnceleme adlı yapıtını yazdı. Candide 1759’da, Hoşgörü Üzerine İnceleme 1763’de, Felsefe Sözlüğü 1764’te, Bilgisiz Filozof 1766’da, Tanrıtanırcıların İnanç Bildirimleri 1768’te çıktı. 1778’de oyunu İrene’in ilk sahnelenişinde bulunmak üzere Paris’e gitti. Oyun büyük başarı kazandı. Filozof kısa süre sonra Paris’te öldü. Voltaire, Fransız Aydınlanması’nın en önemli filozoflarının başında gelir, hatta Aydınlanma hareketinin babası olarak değerlendirilir. O, zamanının toplumsal, dini, politik ve kültürel koşullarını radikal bir biçimde eleştirmiş, bir tür ampirik felsefe yardımıyla gerçekleşecek reformların başlaması için sergilediği büyük çabayla, Aydınlanmanın babası olarak görülür. Aklın egemenliği olarak tanımladığı ilerleme idesinin en önemli temsilcilerinden olan, ilerlemeden daha ziyade entelektüel, bilimsel ve iktisadi ilerlemeyi anlayan Voltaire, bilimsel ve iktisadi ilerleme için kaçınılmaz olduğunu düşündüğü toleransın savunuculuğunu yapmış, temelde düşünce ve ifade özgürlüğüyle özdeşleştirdiği politik özgürlüğün yılmaz bir savunucusu olmuştur. Tıpkı kendisine büyük bir hayranlık beslediği Locke gibi, devletin öncelikle insan haklarına saygı göstermesi gerektiğini öne sürmüştür. 18. yüzyılın diğer Fransız philosopheları gibi, birinci sınıf ve özgün bir filozof olmanın ötesindedir. Bu yüzden, felsefi anlamda her zaman çok tutarlı görüşler geliştirdiği pek söylenemez. Bir yandan “düşünen madde” hipotezine başvurur ve sıkı bir materyalizme bağlanırken, diğer yandan Tanrının varlığını kanıtlamaya dönük argümanlar geliştirir. Despotizmden nefret etmekle birlikte, politik anlamda demokrat biri olmayıp, filozofların etkisiyle aydınlanmış bir monarkın adil ve haksever yönetimini tercih eder. Bu özellikleriyle Fransız Aydınlanması’nın hâkim kişiliği, Aydınlanma düşüncesinin bir pratogonisti haline gelen Voltaire, Fransız monarşisiyle kiliseye açtığı savaş yanında, esas din ve Hıristiyanlık konusundaki görüşleriyle tanınır.
0 Comments
|
Kategori
All
|